Ukrayna konferansı neden Suudi Arabistan’da yapılıyor?
Suudi Arabistan, Rusya ile Ukrayna arasında devam eden savaşta diplomatik bir rol üstlenmeye hazırlanıyor. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 30’a yakın ülkenin üst düzey temsilcileri, Ukrayna’daki savaşın nasıl sona erdirileceği konusunda görüşmek üzere Cidde kentine davet edildi.
Davetlilerin ortasında Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika gibi ülkelerin yanı sıra Endonezya, Meksika, Zambiya ve Mısır yer alıyor. İngiltere, Polonya ve Avrupa Birliği’nden (AB) temsilciler de konferansa katılımlarını teyit ettiler. Çin’in katılıp katılmayacağı şu anda bilinmiyor. Rusya konferansa davet edilmedi.
Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Musad bin Muhammed el-Ayban’ın başkanlık edeceği toplantı, ulusal güvenlik danışmanları düzeyinde gerçekleştirilecek. Görüşmede Ukrayna Devlet Lideri Volodymyr Zelensky’nin çatışmaları bitirmeye yönelik 10 maddelik barış formülünün de görüşülmesi bekleniyor. Plan, “Rus birliklerinin Ukrayna’dan tamamen çekilmesi, tüm savaş esirlerinin ve sürgünlerin serbest bırakılması, gıda ve enerji güvenliğinin sağlanması” gibi konuları kapsıyor.
Peki uluslararası konularda şimdiye kadar gündeme gelmeyen Suudi Arabistan’da neden böyle bir Ukrayna konferansı düzenleniyor?
“Suudi Arabistan itici güç olmak istiyor”
Almanya’daki muhafazakar Hıristiyan Birlik partilerine (CDU/CSU) yakınlığıyla tanınan bir düşünce kuruluşu olan Konrad Adenauer Vakfı’nda (KAS) Ortadoğu uzmanı olan Simon Engelkes, “Bu girişim tam da kendisini itici güç olarak konumlandırmak içindir” dedi. Suudi Arabistan’daki sorunların müzakeresi ve çözümü için güç istiyor, canı ne zaman isterse çıkıyor.”
Suudi Arabistan, başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak üzere Batı’nın klasik müttefiklerinden biridir. Ancak buna paralel olarak Riyad’ın Pekin ile yeterli ilişkileri var. İki küresel petrol devi Suudi Arabistan ve Rusya son dönemde OPEC (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü) içinde gerilim yaşasa da Riyad’ın Moskova ile ilişkileri de fena değil.
Ancak Suudilerin Batı ile ilişkileri uzun süredir sorunlu. Yemen’deki savaş ve Suudi Arabistan’daki insan hakları ihlalleri de bu sorunları tetikliyor. Muhalif Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018’de İstanbul’daki Suudi Konsolosluğu’nda vahşice öldürülmesi, Batı ile Suudi Arabistan arasındaki klasik bağların bozulmasında bir dönüm noktası oldu. Cinayetin arkasında Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın olduğu şüphesi, Suudi Kraliyet Ailesi’nin prestijini de zedeledi.
Ukrayna konferansı, Batı’nın Rusya’ya yönelik yaptırımlarından ve bu yaptırımlar sonucunda artan petrol fiyatlarından yararlanan Suudi Arabistan için öncelikle bir prestij projesidir. KAS uzmanı Engelkes, “Veliaht Prens, Kraliyet’in bölgesel bir güç olarak diplomatik rolünü güçlendirmek istiyor. Bu, [Suudi Arabistan’ın] baş düşmanı İran ve Yemen’deki savaşın tırmanmasında da görülüyor” diyor. Engelkes, bu çabalarla Bin Selman’ın Suudi krallığının fiili hükümdarı olarak kendi konumunu güçlendirmeyi de amaçladığını savunuyor.
Cidde’deki barış zirvesinden beklentiler neler?
Öte yandan, kimse hafta sonu Suudi Arabistan’da barışa yönelik bir adım beklemiyor. Özellikle Rusya’nın masada olmaması bu ihtimali imkansız kılıyor. Konferansta temsil edilen ülkelerin çoğu Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün ihlal edilmesini kınamakla birlikte, şimdiye kadar açıkça taraf tutmaktan kaçındıklarını da belirtmek gerekir.
Bir Ortadoğu araştırmacısı olan Engelkes’e göre, bu ülkelerin konferansa katılacak olması, küresel tahribata yol açan bu savaşa bir son vermek istediklerinin bir işareti. KAS uzmanı, “Cidde’deki görüşmelerde Zelenskiy’nin 10 maddelik barış planının esas alınacak olması da Ukrayna için bir takviye sayılabilir” görüşünü aktarıyor.
Konferans savaşın ötesinde ne anlama geliyor?
Riyad’ın çabaları Avrupa’da bir nevi diplomatik kumar olarak görülse de uzmanlar bu konuda farklı düşünüyor.
Bonn East ile Paydaş Uygulamalı Araştırma Merkezi’nden Sebastian Sons, Ukrayna savaşının Suudi Arabistan’da Avrupa içi bir çatışma olarak görüldüğüne dikkat çekiyor ve Rusya’ya karşı sergilenen sert tavrın özellikle Suudiler tarafından yeterince anlaşılmadığını düşünüyor. İran ile çatışmada yalnız kalmış hissediyorlar. Sons, “Çatışmaya farklı yaklaşımların benimsenmesi Suudi Arabistan’da ikili bir standart olarak algılanıyor” dedi.
KAS araştırmacısı Engelkes de Suudi diplomatik girişiminin ideolojiden uzak, pragmatik bir ekonomi ve güvenlik politikası anlayışı olduğuna inanıyor. Engelkes, Riyad’ın uluslararası siyaseti bir bloğa indirgeyen “Batı’ya karşı Rusya” yaklaşımından farklı ülkelerin de güçlü bir şekilde katılacağı konferansla ayrılmasını mümkün kıldığını söyledi.
DW Türkçe’ye VPN ile nasıl erişebilirim?